Hayatı boyunca hayal gücüne tutunan ve hayallerinden asla vazgeçmeyen bir isim Kerem Gürkavcu … Türkiye’nin ilk Düğün ressamlığını yapmakta kendisi ve başarılı çizimleri ile adından söz ettirmekte. Aklımdaki tüm soruları kendisine ilettim ve ilham almak isteyen ve bu yolda yürümek isteyenler için iyi bir ışık olacağını düşünmekteyim …
Röportaj: Sertaç Darcan
Kerem Gürkavcı’yı yakından tanıyan biri olarak ben, sizi tanımayanlar için kendinizi nasıl anlatırsınız?
Ben, hayatı boyunca hayal gücüne tutunan ama ayakları yere sağlam basan biriyim. Mühendislik okudum, analitik bir disiplinle yetiştim ama içimdeki sanat tutkusu hiçbir zaman susmadı. Bugün Türkiye’nin en aktif düğün ve portre ressamlarından biriyim. Sanatı; sadece estetik değil, aynı zamanda duyguları belgeleyen bir anlatım biçimi olarak görüyorum.
Asıl mesleğiniz mühendislik ama sizi bir kısım kitle sanat tarafınız ile de tanımakta. Mühendislikte bir bakıma kendi alanında sanat ama asıl sanat tutkunuz ve bu tarafa eğiliminiz nasıl oldu?Mühendislik bana düşünsel bir yapı kurmayı, çözüm üretmeyi öğretti ama tuvale dokunduğumda içimdeki özgürlük duygusu ortaya çıkıyordu. Sanata olan yönelimim aslında çocukluk yıllarımda başlamıştı. Gözlem gücüm ve detaylara olan ilgim beni resme çekti. Zamanla bu hobi değil, kimliğimin bir parçası haline geldi.
Peki, ilk kendinizde ne keşfettiniz ki? Sanat sizde bir aydınlatma yaşattı mı?
Kendimi dış dünyadan soyutladığım anlarda bile, bir kalem ya da fırça elimdeyse huzurlu hissediyordum. Sanat, bana hem içsel dinginlik hem de kendimi ifade etme özgürlüğü verdi. Bir resme baktığınızda önce başkalarını görürsünüz; ama onu çizen kişi, aslında kendi iç dünyasını anlatır. Ben de o dünyayı keşfettim.Madde manadan destek alır, Dış görünüm ise ruhtan diyebiliriz ama… Düş bahçeleriniz ve içsel
dürtülerinizde ilham kaynakları nereler desem?
Doğa, insan yüzleri, hikâyeler, aşk, özlem ve hatta sessizlik… Hepsi benim düş bahçelerim. Ama en büyük ilham kaynağım, insanların en kırılgan ve gerçek anlarında gizli. Bir çiftin birbirine bakışı, bir annenin çocuğuna dokunuşu ya da bir yalnızlığın içindeki güzellik.
Türkiye’de bildiğim kadarıyla portre çizim atölyesi kurma hayaliniz var? Ne durumda şu an?
Evet, bu hayalimi gerçekleştirdim aslında.. İstanbul’da kolektif bir sanat atölyesi kurdum. Burada hem genel resim teknikleri eğitimi, hem portre eğitimi veriyorum… hem de misafir sanatçılarla projeler geliştireceğim. Amacım, portre sanatını daha çok insanla buluşturmak.
Fransa ve İtalya sanırım en büyük hayaliniz kariyerinizde?
Kesinlikle. Özellikle Floransa ve Paris, sanat tarihinin kalbi gibi. Orada bir sergi açmak ya da kısa dönemli atölyeler düzenlemek istiyorum. Çünkü bu şehirlerdeki sanat geleneğiyle diyalog kurmak bana hem ilham verir hem de uluslararası bir perspektif kazandırır.
Asıl özel konu ise düğün ressamlığı yapmak? Bu fikir nasıl oluştu?
Düğün ressamlığı, tamamen sezgisel bir keşifti. Bir düğünde canlı performans yapmam istendi. O an, insanların duygularını anında tuvale aktarmanın büyüsünü hissettim. Ve fark ettim ki bu, sadece bir resim değil; bir anının sonsuzlaştırılmasıydı.
Sanırım Türkiye’de bir ilk…
Evet, bu konsepti profesyonel olarak ilk uygulayan sanatçılardan biriyim. Bugün hâlâ birçok insan ilk defa düğün ressamlığı kavramını benden duyuyor.
Nasıl bir oluşum ve kurallardan oluşuyor düğün ressamlığı?
Düğün öncesi çiftle görüşüyorum. Hikâyelerini dinliyorum, mekanın ruhunu analiz ediyorum. O gün geldiğinde sahnemi kuruyorum ve o büyülü anları canlı canlı resmediyorum. Hem sanat hem de organizasyon disiplini isteyen bir iş. Sabır, gözlem ve hızlı refleks şart.
İlgi nasıl?
Beklediğimden çok daha yoğun. Çünkü insanlar artık sadece fotoğrafla değil, daha anlamlı ve duygusal yollarla anı biriktirmek istiyor. Ve canlı yapılan bir tablo, hem nostaljik hem de kişisel bir değer taşıyor. Bir düğün albümü veya videosuna 5-10 yılda bir bakılıyorsa, o güne ait özel bir tablo duvarınızı süsleyen bir eser olarak her an önünüzde kalabilir, bu aşk ve sevgiyi en önemlisi ailenin önemini de vurgulayan bir deneyim bana göre.
Bundan sonraki süreçte kariyerinizde hangi kapalı kapıyı kırmayı düşünüyorsunuz?
Uluslararası bir marka olmayı hedefliyorum. Belki de bir sanat kitabı çıkararak kendi sanat serüvenimi paylaşmak… Ayrıca Orta Doğu ve Avrupa’da düğün ressamlığı konseptini yaymak istiyorum. Yakında planladığım bir seri de kişilerin en özel ve duygusal anlarını kendi yerlerinde resmetmek. Bir iş adamını kravatı ve ceketi ile deri koltuk önünde değil de dağınık masasında ihale stresini yaşarken ki en doğal hali ile mesela. Bir ev kadınını veya ünlü bir modacıyı kitabını okurken, spor kıyafetle bahçede otururken, kahvesini içerken, bir iş kadının evinde tv seyrederken… portre yalnızca yüz ve gözlerdeki ifade değil hayatın içinden yaşamın akışı ve bunun tuvaldeki sunumu olmalı.
Çok teşekkür ederim bu özel röportajımız için. Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ben teşekkür ederim. Sanat, birilerinin hayatına değdiğinde gerçek anlamını bulur. Umuyorum ki bu röportaj, hayal kuran herkese “başka bir yol mümkün” dedirtir.

Yazarımız, Ankara’nın ilk online magazin dergisi ankaramagazin.com’da, şehri ve yaşamı keşfetmeye, yeni trendleri ve önemli gelişmeleri okuyucularına aktarmaya devam ediyor.